15. Hukuk Dairesi 2019/1361 E. , 2019/4449 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ödenen iş bedelinin davalı yükleniciden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dairenin hükmüne uyulan 18.06.2015 gün, 2014/6803 Esas, 2015/3500 Karar sayılı bozma ilamında ayıbın varlığı ile muayene ve ihbar mükellefiyetinin yerine getirildiği hallerde olayda uygulanması gereken sözleşme ve ayıbın çıktığı tarihlerde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 360. maddesine göre iş sahibinin üç hakkının mevcut olduğu; bunlardan birincisinin BK’nın 360/1 maddesine göre eserin iş sahibinin kullanmayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyerek derecede kusurlu olması halinde eseri reddederek bedelinin iadesini isteme, ikincisinin aynı maddenin II. fıkrası uyarınca ayıp bu derece önemli değilse bedelde indirim ve üçüncüsünün de aynı maddenin II. fıkra, ikinci cümlesi gereğince tamirinin büyük bir masrafı gerektirmemesi halinde onarımını isteme hakkının bulunduğu; bilirkişi raporunda hastane yönetiminin montaj için önerdiği yerler, yüklenici firmanın montaj şekli, montaj sırasında alınması gereken eksik tedbirlerin sistemin kararlı bir şekilde çalışmasına engel olduğunun tespit edildiği; bilirkişinin bu tespitine karşılık, davalı yüklenicinin 818 sayılı BK’nın 357/son maddesi gereğince genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği, buna rağmen iş sahibinin ısrarlı talimatıyla gösterdiği yerlere montaj yapıldığı hususunun ileri sürülüp kanıtlanmadığı, davacı iş sahibine garanti süresi içinde çıkan ayıplarla ilgili ihbarların yapıldığı vurgulanmış; yeniden seçilecek bilirkişi kurulundan gerekirse mahallinde keşif yapılarak ayıpların varlığı, ayıp ihbarlarının yapıldığı, davalı yüklenicinin gösterilen montaj yerlerinin uygun olmadığına dair iş sahibini uyarmadığı dikkate alınarak, 818 sayılı BK’nın 360. maddesi uyarınca eserdeki ayıpların, eserin reddini, bedel tenzilini gerektirip gerektirmediği ya da onarımının mümkün olup olmadığı, eserin reddini gerektirmiyorsa tenzili gereken bedelle,
onarım masrafları konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davacının ödediği iş bedelinin iadesini talep ettiği de gözetilerek karar verilmesi gerektiğinden söz edilerek eksik inceleme nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 gün, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulî kazanılmış hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.1998 gün, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu anlatılanlar ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyularak yapılan keşif sonunda alınan 12.04.2017 günlü bilirkişi raporunda “eksik ve arızalı olduğu tespit edilen hemşire çağrı sistemindeki ayıbın giderilmesinin objektif olarak mümkün olduğu, onarımın aşırı masraf gerektirmediği, yüklenici tarafından onarım yükümlülüğü yerine getirilmeyecekse arıza ve eksiklerin maliyetlerinin tespiti ile bedelinin yüklenici tarafından karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır. 27.02.2018 günlü ek raporda, aksaklıkların giderilmesi için sistemde kullanılan çağrı butonlarına ait pillerin değişmesi ve çağrı butonlarının ilgili panolara tanıtılması gerektiği belirtilmiştir. 25.05.2018 günlü ek raporda ise garanti süresinin bitimi olan 19.12.2011 günü işin kesin kabulünün yapılıp, yüklenicinin vermiş olduğu 3.825,00 TL teminatın sözleşmenin 41. maddesi çerçevesinde kendisine iade edilmiş olması, geçici ve kesin kabul komisyonlarının teknik şartname kapsamında sistemde bir hata ve eksiklik tespit etmeleri göz önünde bulundurulduğunda yüklenicinin eksiklerden dolayı kusuru olmadığı bildirilmiştir.” Yerel mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar arasında önemli oranda farklılıklar bulunmaktadır. Çelişkili raporlara göre karar verilemez.
Bu durumda davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında imzalanan 11.11.2008 günlü sözleşmeyle, yüklenicinin … Devlet Hastanesinde “Kablosuz Hemşire Çağrı Sistemi” işini üstlendiği, işin tamamlanıp 19.12.2008 günlü muayene ve teslim alma tutanağı ile iş sahibine teslim edildiği açıktır. Anılan sözleşmenin 41.1. maddesinde eksik ve ayıplarla ilgili kabulden itibaren üç yıl garanti verilmiş olup, davacı idare elemanlarınca farklı tarihlerde düzenlenen
tutunaklarla sistemin zaman zaman arıza yaptığı tespit edilerek davalı yükleniciye gönderilen 23.12.2009, 12.11.2010, 28.12.2010 ve 23.06.2011 günlü yazılarla eksik ve ayıpların giderilmesinin talep edildiği, ayıbın varlığı ile muayene ve ihbar mükellefiyetinin yerine getirildiği, yüklenicinin sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 357/son maddesindeki, iş sahibi tarafından gösterilen montaj yerlerinin uygun olmadığına ilişkin bildirme mükellefiyetini yerine getirmediğinden sorumlu olacağı gözetilerek, iş teknik nitelikte olduğundan hukukçu ve mali müşavir bulunmaksızın oluşturulan Kuruldan rapor alınmak suretiyle, bilirkişi rapor ve ek raporlarındaki çelişkiler giderilmek suretiyle bir karar verilmesi yoluna gidilmelidir.
Noksan inceleme ve araştırmayla, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.