Karar No : 2017/MK-263
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2010/32383 İhale Kayıt Numaralı “Sivrihisar-Emirdağ Ayr. Yolunun Km:72+180-88+000 ve Emirdağ-Çifteler Yolunun Km:53+900-80+240 Kesimlerinde Yaptırılacak “Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Plent-Miks Alttemel, Plent-Miks Temel, Bsk. Kap. İşi” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
Karayolları Genel Müdürlüğü Keşif ve Şartname Şubesi Müdürlüğü tarafından 11.05.2010 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan 2010/32383 ihale kayıt numaralı “Sivrihisar-Emirdağ Ayr. Yolunun Km:72+180-88+000 Ve Emirdağ-Çifteler Yolunun Km:53+900-80+240 Kesimlerinde Yaptırılacak “Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Plent-Miks Alttemel, Plent-Miks Temel, Bsk. Kap. İşi” ihalesine ilişkin olarak, Ilgaz Ticaret Sanayi Koll. Şti. Sait Ilgaz Ve Ort. – Ilgazlar İnşaat Tic. ve San. A.Ş. Ortak Girişimi tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu üzerine, 30.12.2010 tarihli ve 2010/UY.II-4026 sayılı Kurul kararı ile “Başvurunun reddine” karar verilmiştir.
Anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle, Ilgaz Ticaret Sanayi Koll. Şti. Sait Ilgaz Ve Ort. – Ilgazlar İnşaat Tic. ve San. A.Ş. Ortak Girişimi tarafından açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 08.05.2017 tarihli ve E:2011/4627, K: 2017/1411 sayılı kararında “…Dava; Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 11.06.2010 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan “Sivrihisar-Emirdağ Ayr. Yolunun Km:72+180-88+000 ve Emirdağ-Çifteler Yolunun Km:53+900-80+240 Kesimlerinde Yaptırılacak Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Plent-Miks Alttemel, Plent-Miks Temel, BSK Kap. Yapım İşi” ihalesine ilişkin olarak yapılan itirazen şikâyet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin Kamu İhale Kurulu’nun 30.12.2010 tarih ve 2010/UY.II-4026 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; davacılar tarafından, şikâyete konu 04.11.2010 tarihli kesinleşen ihale kararının bildirimine ilişkin idare yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden posta idaresine geri gönderildiği ve bu durumun öğrenilmesi üzerine posta idaresine yapılan başvuru sonucunda 23.11.2010 tarihinde tebligatın yazının edilmesi sonucunda 29.11.2010 tarihinde idare kayıtlarına alınan dilekçe ile idareye şikâyet başvurusunda bulunulduğunun belirtildiği, idarenin kesinleşen ihale kararının bildirimine ilişkin 04.11.2010 tarihli yazısının 05.11.2010 tarihinde taahhütlü olarak postaya verildiği, her ne kadar anılan yazının fiili tebligat tarihi davacılar tarafından 23.11.2010 olarak belirtilse de, yazının yasal tebligat tarihinin postaya verilme tarihini izleyen yedinci gün olan 12.11.2010 tarihi olduğu ve şikâyete konu işlemin farkına varılmış olması gereken tarihin 12.11.2010 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacılar tarafından en geç söz konusu tarihi (12.11.2010) izleyen 10. gün olan 22.11.2010 tarihinde idareye şikâyet başvurusunda bulunulması gerekirken bu tarihten sonra 29.11.2010 tarihinde şikâyet başvurusunda bulunulduğundan, başvurunun süre yönünden reddine ilişkin idare işleminde ve bu işlem üzerine aynı doğrultuda tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’’nun 65. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “iadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci gün, … kararın istekliye tebliğ tarihi sayılır” hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 27.09.2012 tarih ve E:2012/20 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası, “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.”; beşinci fıkrası ise, “İptal kararları geriye yürümez.” kuralını taşımakta ise de, Anayasa Mahkemesi’nce bir kanunun veya KHK’nin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde, eldeki davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi hâlde Anayasa’nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa’nın, itiraz yoluna başvurulan kanun ya da KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi hâlinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, hak veya menfaatlerini ihlâl eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması hâlinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi halde, iptal edilen yasa kuralının uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hâle getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa’ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki bu durumun Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen iptal kararı karşında dava konusu işleme esas alınan iadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci günün tebliğ tarihi sayılacağına ilişkin kanun hükmünün bakılan uyuşmazlıkta uygulanamayacağı açıktır.
Olayda, şikâyete konu 04.11.2010 tarihli kesinleşen ihale kararının bildirimine ilişkin idare yazısının tebliğ edilmeden posta idaresine geri gönderildiği ve bu durumun öğrenilmesi üzerine posta idaresine yapılan başvuru sonucunda 23.11.2010 tarihinde yazının tebellüğ edildiğinin beyan edildiği, 29.11.2010 tarihinde idare kayıtlarına alınan dilekçe ile idareye şikâyet başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, iadeli taahhütlü mektupla yapılan tebligatlarda mektubun postaya verilmesini takip eden yedinci günün tebliğ tarihi sayılacağına ilişkin kanun hükmü bakılan uyuşmazlıkta uygulanamayacağından, davacıların beyanı araştırılarak başvurunun süresinde olup olmadığına bakılmaksızın kesinleşen ihale kararının bildirimine ilişkin yazının postaya verildiği tarih esas alınmak suretiyle başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukukî isabet bulunmamaktadır…” şeklindeki gerekçe ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle;
1- 30.12.2010 tarih ve 2010/UY.II-4026 sayılı Kurul kararının başvuru sahibinin aşırı düşük teklif açıklamalarının idarece uygun bulunmamasının ve şikayet başvurularının süre yönünden reddedilmesinin yerinde olmadığı şeklindeki iddialarına yönelik kısmının iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, başvuru sahibinin anılan iddialarına ilişkin olarak esasın incelenmesine,
Oybirliği ile karar verildi.
Yorum Ekle